24 Ağustos 2011 Çarşamba

23 Ağustos 2011 - Menü

Sabah: 1 kase sade nesfit + süt

Öğlen: 1 kase ezogelin çorba, 4 köfte, çoban salata

Arada: 3 kırmızı erik

Akşam: Biraz patlıcan musakka, 2 kaşık pilav, salata

Gece: 1 top dondurma (yedikten sonra diyetim aklıma geldi :) )

1 bardak yeşil çay. Yine spor yok, geceyarısı eve geldim :( Bu su içme ve spor olayını napıcam ben yaaaaaaaaaaaa. Eskiden ne kadar güzel içerdim su, şimdi unutuyorum. 









23 Ağustos 2011 Salı

22 Ağustos 2011 - Menü

Sabah: 1 kase sade nesfit + süt

Öğlen: 1 kase çorba, 1 piliç şnitzel, 1 tabak salata (çok az zeytinyağı ve limonlu)

İkindi: 1 porsiyon üzüm

Akşam: 1 porsiyon mantar sote, 1 kase çorba, 2 kaşık yağsız makarna

Gece: 2 minik ve tatsız şeftali

Gün boyu: 1 şekersiz türk kahvesi, 1 yeşil çay, 1-2 bardak çay

Öz eleştiri: Yeterince su içmedim, spor da yok. Gece canım yemek istedi ama şeftali ile geçiştirdim. İlk gün olduğu için kendimi affediyorum. Adaptasyon süreci diyelim. :)







22 Ağustos 2011 Pazartesi

Fresh start

Ha geldim, ha geliyorum, tamam bu sefer başlıyorum vs. tüm girişimlerimden sonra evet bu sefer kesin ve net olarak rejime dönüyorum! Nikaha tam 3 ay var, büyük gün 19 Kasım 2011. İncelebildiğim kadar incelmem lazım. Bu sabah tartıldım ve başladımmmmmmmmm!

Ayrıca eve bir yürüyüş bandı ile bisiklet aldım. Dumble'larım da var. Hergün en az 1 saat spor yapacağım.

Bu sabah sevgili arkadaşım Özbiş'in vasıtasıyla tüp mide ameliyatı olanlara ait bir Facebook grubuna üye olup, öncesi-sonrası fotoğraflarına baktım ve gerçekten zayıflayanlara imrendim. Ama herşeye rağmen ben ameliyatları onaylamıyorum. Yaptırmayı da hiç düşünmüyorum. Benim için diyet + spor yeterli. Sonuç alacağımdan kuşkum yok. 

Bu arada ne kadar çok kilo almışım söylemeye dilim varmıyor ama bu sabah itibarıyle kilom tam olarak 138.3 :( . Yeni bir kilo çizelgesi yapıp bloga ekliyorum. Hadi bakalım Allah utandırmasın :)




12 Mayıs 2011 Perşembe

MSG ( ÇİN TUZU) DENEN ZEHİR!!!




Knorrun hazır çorbalarının üzerinde "hiçbir koruyucu madde içermez" yazıyor diye alıyordum. Özellikle son çıkardıkları çorbalar çok kolay yapılıyordu ve gerçekten de çok lezzetli oluyordu.

Bu maili okuduktan sonra hemen mutfağa gidip Knorr çorba paketlerinin içeriğine baktım.Maalesef içeriğinde MSG denilen madde var. "MSG Nedir ..??? " Dikatlice Okuyalım ve Paylaşalım...! Lütfen.

Utanmadan Sağlık Bakanlığı'da bunu onaylayıp "Türk Gıda Koteksi'ne uygundur" izni veriyor. Şimdi anlıyorum ki ince bir çizgiye dikkat etmek gerekiyor. Şöyle ki "hiçbir katkı maddesi yoktur" ile "hiçbir koruyucu madde içermez" dikkat etmediğimiz ama çok önemle dikkat etmemiz gereken iki ayrı ama önemli bilgi. Sizlerle paylaşmak istedim...

MSG NEDİR?...

Halim Vural
biyolog
il halk sağlığı lab.
müdür yardımcısı
SİVAS
tel; 0346 2253514 0346 2253514
faks;0346 2245125
cep; 0533 6581415 0533 6581415

ÇOK Onemli: Bu msg denen illeti piyasalarda, daha masum bir ifade tarzı olsun diye ÇIN TUZU adıyla satıyorlar. Piyasada bazı dönerciler de bunu kullanıyorlar. O kadar lezzetli oluyor ki, bir döner yiyecegine 2-3 döner yiyesin geliyor. Ayrıca ithal olarak gelen BUTUN GIDA MADDELERİNDE BU MSG VAR (Peyniri,eti,konservesi vs vs.)

MSG NEDİR?...

MSG adında bir yiyecek katkı maddesi var.

MONO SODYUM GLUTAMAT

Yiyeceklere katıldığında, o yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel Olarak algılanmasını sağlıyor. Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor. Hangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyor. O yüzden gıda üreticilerinin bir çoğu MSG'yi karlı olduğu için kullanıyorlar.

MSG ZARARLI MI ?

Buna okuduktan sonra siz karar verin. Bu madde Nörotoksin. Sinir hücrelerine zarar veriyor. Merkezi sinir sistemi tahribatı ve buna bağlı olarak ALZHEİMER, PARKİNSON, HUNTİNGTON hastalıkları, SAR (Epilepsi) Retinal dejenerasyon (Göz retina tabakası hasarı) Yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite. Büyüme hormonu baskılanması. Pankreas hasarı, insülinde artış, ve buna bağlı diyabet. Böbrek ve karaciğerde ciddi hasarlar. Bu madde hamilelerde plasenta bariyerini geçebiliyor, anne karnındaki bebek de aynı tahribatlara maruz kalıyor. Özellikle çocuklarımızın hatta büyüklerin de çok severek yediği CİPS'lerde çok kullanılmakta.

Hazır köfte harçları, Et suyu tabletleri, Hazır çorbalar, Dondurmalar, renkli yoğurtlar ve benzeri bir çok üründe var. Şimdi diyeceksiniz ki, Madem bunca zararı var, neden kullanıyorlar?. Küreselleşen dünyada, ticaret de küreselleşti. Küresel ticaret devleri insaf, merhamet gibi duygularla asla çalışmaz. Onların amacı çok kar etmek, çok daha büyümektir. Bu mamuller, albenisi olan renklerde ve janjanlı ambalajlarda sunulur. Televizyon, gazete ve duvar reklamlarında onlara sıkça rastlarsınız. Sadece maddesel tadıyla değil, görsel yollar ile de beyinlerimize kazınır adeta. Basit bir hesap yaparsak, ucuz zannedilen bu ürünleri çok pahalıya tükettiğimizi görürüz.

Mesela Cips. Semt pazarlarında 3 kg . patatesi 1 TL ye alabilirsiniz. Oysa ki 50 gram CİPS 1 liradır. Yani 1 kg . Cipsi, 20 ytl.den tükettiğimizin farkında bile değiliz. Olumsuz etkileri de cabası. bu mamulleri üretenler !.... Kendi ürettiklerini asla yemezler, içmezler. Onların gıdaları organik ve doğaldır. Son zamanlarda organik tarım yapan çok güçlü özel şirketler türedi, burada itina ile yetiştirilen ürünleri semt pazarlarında göreniniz var mı? Ben henüz rastlamadım. Gelelim genel sağlık boyutuna;

Son 25 yıla dikkatle göz atacak olursak, çocuk yaşta diyaliz cihazına bağlı yaşamaya mahkum edilenler, çok küçük yaşta şeker hastalığı ile tanışan çocuklar, obez çocuklar, asabi çocuklar, 9-10 yaşında buluğ çağına girenler, çeşitli nedenlerle engelli doğanlar ve bu sayının ülke nüfusunun % 12'sine çıkması ve benzerleri. Ve sizlerinde aklınıza gelebilen yeni hastalıklar.

Hastalıkları üretenler, ilaçlarını da ihmal etmediler. Bu da madalyonun diğer karlı yüzüdür. Karbondioksitli meşrubatlardan, sakıncalı hazır gıdalara varana kadar bir çok yerde çeşitli uyarılar yazıldı, çizildi. Durumun ciddiyetini anlayabilenimiz var mı? Bu sorunun cevabı, tüketim miktarıdır. Şimdiki eğitim sistemimiz endüstri, tarım, genel kültür alanında yetersiz kaldığından, yeni nesiller tehlikenin farkında değildirler. Emperyalist devletler, egemen olmak istedikleri toplumun eğitimli olmasını istemezler. Onlar için önemli olan kendi halkları ve elde edeceği yeni sömürü kaynaklarıdır.

Her yıl eskiyen, yaşam kaynakları azalan, küresel ısınma ile kuraklık tehlikesi yaklaşan bir dünyada, Küresel güç olan emperyalist devletlerin acımasızlığının arttığı bir dünyada, Dengelerin ve haritaların değiştirilmek istendiği bir dünyada yaşadığımızı asla unutmamalıyız. Dünyanın en güzel coğrafyasında yaşadığımızı da asla unutmamalıyız. Gelin bu güzelim yurdumuza hep beraber sahip çıkalım. YARIN ÇOK GEÇ OLMADAN !.....

LÜTFEN ... MÜMKÜN OLDUĞUNCA ÇOK KİŞİYE GÖNDERİNİZ.
--
AYŞE ATAR
UNIVERSAL HOSPITAL BODRUM
Hemşirelik Hizmetleri Direktörü
Kalite Yönetim Temsilcisi

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Çekirge 1 sıçrar, 2 sıçrar, 3.deeeeeeee....

Blogspot kapatılmıştı o yüzden epeydir yazamıyordum ama bugün bir deneyeyim dedim ve aa bir de ne göreyim blogum açılmış :) Ya çoktan açıldı da benim haberim yok, ya da işyerindeki IP adresim yüzünden girebildim, ben de anlayamadım ama fırsat bu fırsat hemen yazayım dedim. :) 

Aylardır sağ tarafımdaki ağrılarla uğraşıyorum, ama ha bugün ya yarın geçer diye diye doktora gitmekten kaçıp durdum. Sonunda dayanamayarak cumartesi günü doktora gittim, ultrason çekildi, kan ve idrar tahlilleri yapıldı. Sonuç: Karaciğer yağlanması ve büyümesi. Ultrason sonucuyla ilgili henüz doktorumla konuşamadım fakat muhtemelen zayıfla diyecek :) Kolestrolüm de 130 çıktı, sınır 100'müş. Bu durumda artık yediklerime dikkat edip aylardır birgün başlayıp ertesi gün bıraktığım diyetime dört elle sarılmak farz oldu. Yoksa bu yaşta sağlık elden gidecek, ayrıca bu ağrıyla yaşamak istemiyorum. Karaciğer yağlanmasına iyi gelen birşeyler bilen var mııı? Yardım rica ediyorum :)
Doktorumla konuştuktan sonra kendime bir plan yapıp diyete başlıyorum. Gelişmeleri yazarım...

1 Mart 2011 Salı

Kilo aldırmayan, dişleri çürütmeyen bir şeker: ŞEKEROTU

Geçen gün televizyonda bir bitki uzmanının konuşmasına rastladım. Mucize bir bitkiden söz ediyordu. Doğal bir tatlandırıcı, hem kalorisiz hem de şeker hastalarının da güvenle kullanabileceği birşey. Adı: ŞEKEROTU!

Daha önce hiç duymamıştım bu bitkiyi, nasıl oldu da kaçırdım ben bunu... Programdaki uzman, bitkiyi mikrodalga ya da tavada kavurabilirsiniz diyordu fakat tam olarak nasıl kullanılacağını anlamamıştım. Bugün biraz araştırma yaptım, işte sonuçlar:

Mucize Tatlandırıcı: Stevia rebaudiana

Kalorisiz ve yan etkisiz olması nedeniyle geleceğin tatlandırıcısı olarak tanımlanan bitki.

Yaprakları şekerden 30 daha tatlı olan stevia rebaudiana, şeker otu olarak da bilinir. Kalorisiz ve yan etkisiz bir tatlandırıcıdır.

Stevia rebaudiana, aslen Paraguayda yetiştirilen bir bitkidir. Günümüzde birçok ülkede suni tatlandırıcıların yerine kullanılmaktadır. Stevia yaprakları hem tazeyken, hem de kurutularak tüketilebilir.

Taze olarak tüketilmesi istendiğinde, yeşil yapraklar her türlü sıcak içeceğin içine atılarak tatlandırıcı olarak kullanılabilir. Kurutularak tüketilmek istendiğinde ise, koparılan yapraklar karanlık ve rutubetsiz bir yerde kurutulur. Ardından kuru yapraklar öğütülerek toz haline getirilir. Bir yemek kaşığı kuru stevia yaprağı, bir bardak toz şekere eşdeğer tattadır.


Şeker Otu ile bri çok yemek, tatlı, pasta pişirilebilmekte. Şeker Otu 300 C üzerine kadar ısıya dayanabilmekte.
- Birçok araştırma yapılmasına rağmen her hangi bir yan etkisine rastlanmamış.
- Şeker Otunun başlıca üreticileri Paraguay, Brezilya, Japonya ve Çin.
- Kurutulmuş haldeki şeker otu yaprakları normal şekerden 10-15 kat daha tatlı. İşlenerek toz haline getirilmiş şeker otu normal şekerden 200-300 kat daha tatlı.
- Şeker otu, yapay tatlandırıcıların kullanıldığı diyetlerde, yapay tatlandırıcıların yerine kullanılabilmekte.
- Şeker otunun kalorisi yok.
- Şeker otu kan şekerini arttırmıyor.
- Şeker otunu şeker hastaları kullanabilir mi sorusunu, hastaların uzman kişilerin/doktorların gözetiminde olmaları kaydı ile kullanabileceğini, doktorunuzun şeker otu kullanımına izin vermemesi durumunda, neden izin vermediklerini destekleyen araştırmalar hakkında size bilgi vermesini kibarca rica etmenizi isteyerek cevaplıyorlar.
- Tamamlanan iki araştırma sonucuna göre şeker otu dişlere zarar vermiyor. Plak oluşumunu yavaşlattığı ve çürük önleyici özelliği olduğu, hayvan deneyleriyle gösterilmiştir.

- Şeker otundan kendi başıma öz üretmem mümkün mü?
- Evet. Taze veya kurutulmuş şeker otu yapraklarını kullanarak bir öz üretebilirsiniz. Bir miktar (ne kadar belirtilmemiş) şeker otu yaprağını veya kurutulan yapraklardan elde edilen tozu, brandy veya viski gibi bir alkol içinde 24 saat bekletin. Yaprakları süzdükten sonra alkolu kaliteli su ile seyreltin. Elde ettiğiniz sıvıyı kısık ateşte kaynamasına izin vermeden ısıtın. Isınma ile alkol buharlaşarak sıvıdan uzaklaşacaktır. Şeker otu özü, kaliteli bir su ile de hazırlanabilir fakat şeker alkolde daha çok çözülecektir. İstenirse şurup kıvamına geliceye kadar kaynatma yapılabilir.


İlk gün zor geçti!

Gündüzleri iyi de, akşam eve gidince içimde tarif edilemez bir yeme isteği oluyor. Dün gece resmen ağlayacaktım ama kendimi tuttum. Rejimi bozmadım. Genelde rejime adapte olup, elim bir şeye gittiğinde "Aaa ama ben rejimdeydim ya" deme modundan çıkmam 1 hafta kadar sürüyor. Sıkıcaz dişimizi artık napalım. Bu sefer rejimi bozmak gibi bir lüksüm  yok, her günüm çok değerli. Allahtan bu kez verdiğim kiloların hepsini değil, sadece az bir bölümünü geri aldığımda uyandım da, zarardan döndüm. Buna da şükür :)

Bu sabah kahvaltısında müsli yedim. Hergün farklı kahvaltı yaparak bünyeyi şaşırtmayı düşünüyorum. Böylece sıkılmam da. Hergün aynı şeyi yemek beni çok sıkıyor!

28 Şubat 2011 Pazartesi

Gelin olmuuuşş gidiyorsunnnn

Evettt, dönüşüm muhteşem ve bir o kadar da rötarlı oldu :) Kendimi ancak toparladım, dün yeni bir tartı da aldım. Hay almaz olaydım! Acı gerçeklerle yüzleştim, eski tartım epey bir bozukmuş! Acılara gark oldum resmen. Neyse bunları düşünmenin kimseye faydası yok. Evlilik zamanı yaklaşıyor, 6-7 ay zamanım var topu topu. Acilen zayıflamam lazım. Yine de tombul bir gelin olacağım orası kesin ama bundan daha iyi görüneceğime de eminim. :)

Bu sabah tartıldım ve başladım. Sabah protein ağırlıklı bir kahvaltı yaptım. Sanırım biraz proteine ağırlık vereceğimki hızlı bir giriş yapabileyim. 

Kilo tablomu da yeniliyorum, moral bozukluğu yarattığı için kaç kilo olduğumu yazmayacağım fakat verdiğim kiloya göre bir tablo oluşturacağım. :)

26 Ocak 2011 Çarşamba

Dönüşüm muhteşem olacakkkk

Uzun bir aradan sonra bugün itibariyle rejime başlamış bulunuyorum.  Uzun bir zaman bir iki kilo alarak kilomu korumuş olmama rağmen, malesef son haftalarda kilo almışım :(  Tartıya çıkınca ufak çapta bir şok yaşadım. Gerçi epeydir farkediyordum kıyafetlerimdeki daralmadan :)( Ama tam gaz vereceğim hepsini ve yaza kadar 100'ü kesinlikle devireceğim bu sefer :) İddialıyım!

Utancımdan kaç kilo olduğumu söyleyemiyorum ama biraz kilo verip moralim yerine gelince yapacağım yine güzel bir tablo. :)

Menülerimi de gün be gün yazacağım... söz valla sözzzzz!