Cuma akşamı 24:00 treniyle Eskişehir'e gittik. Sabah 4.30'da indik. Tabi şehri de bilmiyoruz, o saatte napacağımızı bilemedik saat 6'ya kadar garda takıldık. Gar zaten oldukça kalabalık ve hareketliydi. Saat 6'da gün hafiften aydınlanmaya başlayınca vurduk kendimizi yollara. 65 dakikalık bir yürüyüşün sonrasında porsuk'un kenarındaki cafelerde bir kahvaltı etmeye karar verdik. Ama tabiki daha sabahın körü, heryer kapalı... Mecburen aldık birkaç gazete, porsuk çayına karşı oturup gazetelerimizi okuduk vakit geçirdik. Sonra mekanlar açılmaya başlayınce, gözümüze kestirdiğimiz bir yerde kahvaltıya gittik. Güzel, oldukça dolu bir kahvaltı tabağı yedim. Ama tabiki tabaktaki patatesleri ve sigara böreğini Murat'a verdim, o da bana salatalık ve domateslerini verdi :) Yağ-bal ve şokellayı da yemeden bıraktım. Yani sadece yumurta, beyaz peynir, taze kaşar, 6-7 zeytin, 1 parmak sosis, salatalık ve domates yedim. :) Buna da şükür...
Sonra tekrar düştük yollara, hep yürüme :) Eskişehir'in Odunpazarı semtini duymuştum. Eski (restore edilmiş) evlerin olduğu bir semt. Oraları gezdik, sonra tabelalarda bir baktık Şelale Park diye bir yer var tepelerde. Oraya gittik, yapay bir şelale yapmışlar ama çok hoştu. Orada oturduk, birer Türk kahvesi içip dinlendik, sonra yine tabana kuvvet şehre indik. Tekrar porsuk kenarına gidip, nehirde yapılan tekne gezisine katıldık. 15 dakikalık bir gezi. Hepsini baştan aşağıya kaydettim. Belki videosunu koyarım daha sonra :) Tekneden inince çarşı dolaylarında gezdik gezdik, saati öğlen 1 ettik. Alışveriş ederken, esnafa sorduk soruşturduk, tavsiye üzerine oranın güzel bir restoranına gidip karnımızı doyurduk. Tabiki biraz kaçamak oldu :) 1 porsiyon iskender ve salata yedim ama valla iskenderin pidelerinin çoğunu bıraktım, sadece 3-5 parçacık yedim. :P Eskişehir'de en çok dikkatimizi şeylerden biri de hayatın ucuzluğu... Gerçekten herşey İstanbul'un 3'te 1'i fiyatına. Özellikle yemekler çook ucuzdu, şaşırıp kaldık. Hesaplar gelince hep yanlış hesapladılar sandık, tekrar sorduk vs :)
Sokakta birkaç kişi konuşurken "Kentpark" diye bir yer duymuştuk, merak edip atladık tramvaya, Kentpark'a gittik, gerçekten güzel bir yerdi ama biz artık epey yorulmuştuk. Fazla dolanamadan gittik bir cafe'ye oturduk, çaylarımızı içtik dinlendik, sonra biraz dolaştık ve tekrar şehir merkezine döndük. Tekrar birkaç saat yürüdük, canımız dondurma istedi :P Ama kafamıza göre bir yer bulamadık, en sonunda Bolulu Hasan Usta'ya rastlayınca, oturduk dondurma yedik. 3 top sade dondurma yedim (ühühü) :))
Ordan kalktık yine tabana kuvvet, gez gez, yürü yürü şehri keşfettik. Baktık akşam oluyor, tren saati (19:45) yaklaşıyor. Garın oraya gidip, karşısındaki Hacıbaba cafe'de oturduk. 1 soda içtim, bir de yolda kesin acıkırız diye, Ödemiş tostu yedik. Ödemiş tostu nefis birşey. İçindeki sucuk hariç, diyete aykırı birşey yok. Gerçekten çok güzeldi. Bundan sonra tüm tostları öyle yapmaya karar verdik :)
Gelelim şehre; şehir gerçekten çevre düzenlemesi ve yeşilliği açısından çoook şirin bir yer. Sabah saatlerinde sokaklar bomboştu, biz de bir an için şehrin hep öyle boş olduğu fikrine kapılmıştık fakat öğleden sonra olunca ne kadar yanıldığımızı anladık. Şehir merkezi iğne atsan yere düşmez şekildeydi. Tüm gençler porsuk kenarında piyasa yapmaya çıkmıştı. Oturacak bir yer bile bulamadık :) Eskişehir'de dikkatimi çeken şeylerden biri de trafik ışıkları. Kırmızı ışıkta geçiyorlar, yeşil ışıkta duruyorlar :))))) Nasıl bir mantık çözemedik ama biz de onlara uyduk. :) Esnafa lokanta sorduğumuzda dumur eden bir cevap aldık: "Bizim Eskişehir'in çiğ börek'ten başka yöresel bir yemeği yoktur pek"!! Hayallerimiz yıkıldı. Çiğ börek de yiyemedik zaten, o da ayrı mevzu :) Gençler arasında moda pitbul beslemek, her yerde pitbul gezdiren insanlar vardı.
Akşam 19:45'te trene bindik, 23:45'te İstanbul'da indik. Çok yorulmuşum, eve girer girmez yattım uyudum, öğlen zor kalktım valla. Bacaklarım hala ağrıyor ama bugün de yürüyüşümü ihmal etmeyi düşünmüyorum. Eskişehir'de yaklaşık 7-8 saat yürüdük bacak kaslarımı hissetmiyordum dün akşam. Bugün biraz daha iyice sanki... Kaçamaklarım yüzünden vicdan azabıyla şu protein diyetini ertelemekten vazgeçtim. Bugün ve yarın protein diyetindeyim. Bünye kendine gelsin birazcık :) Hı tabi trende gelirken yediğim 2 adet met helvasını söylemeyi unuttum di mi :(( Ama napim çok güzel görünüyorduuu...
Çarşamba tartı günü, bakalım ben ne yapacağım :) Gerçi bu sabah tartıldım, kilo almamışım gibi ama belli olmaz belki acısı sonradan çıkar, ben önlemimi alayım.