30 Nisan 2010 Cuma

Geciken Eskişehir Fotoğrafları

Eskişehir konusu o kadar rağbet gördü ki, resimleri eklemeden geçemedim. Fakat öyle aman aman da bir fotoğraf yok. Eledim eledim geriye bunlar kaldı. İlk ekleyeceklerim biraz karanlık, neden derseniz, sabah saat 6-7 sularında çektim. :)  Fotoğraflar cep telefonu ile çekildiği için renkler ve görüntüler aman aman değil ama işte en azından bir anıdır...

Porsuk çevresi:




Odunpazarı:

,

Şelalepark:




Kentpark:



25 Nisan 2010 Pazar

Büyükada

Bugün babam, ablam, ben ve ufaklık hep beraber Büyükada'ya gittik. Epey yürüdük (4km.). Belki insanlık için değil ama benim için büyük bir adımdı. :) Ada aşırı kalabalıktı, iğne atsan yere düşmez. Turistler muristler dolu...
Geri dönmeden önce baktık herkes yiyor, biz de külahlara tav olup kocaman birer dondurma yedik. Artık onu da yürüyüşle eritmişimdir diye avutuyorum kendimi. Resimleri de ekliyorum şimdi. Yarın iş günü of :) 3 gün tatil şıp diye geçti yaa...




23 Nisan 2010 Cuma

Bugün 23 Nisan, Neşe Doluyor İnsan :)

Harika bir 23 Nisan günü, hava mis gibi... Gerçi ben evdeyim ama olsun, evin tüm camlarını açtım bahar havası alıyor, bir yandan da ev işlerini yapıyorum. Evimde vakit geçirmeyi çok seviyorum. :) Bir de şu sitenin içinde çığlık atıp sürekli küfreden uyuz çocuklar ve yandaki ilköğretim okulundan sabahtan beri gelen tören, şarkı, türkü sesleri olmasaydı dadundan yenmeyeceğdi ama napalım buna da şükür. Haftasonu evde olmayacağım o yüzden bugünün tadını çıkarıyorum. Rejimin 9. haftası da fevkaladenin fevkinde geçti. Eskişehir'den sonra bir daha kaçamak da yapmadım. Bu hafta pazartesiden beri yürüyüş de yapamadım, yoksa salı mıydı? Unuttum...Ama 3-4 gün oldu yani. Bu akşam çıkıp yürüyeyim, hamlamadan bu tembelliğe bir son vermek lazım. Bu hafta güzel kilo verdim diye yelkenleri suya indirmemeliyim :) Zaten yürümeseydim bu kadar miktarı zor verirdim...

Evet yaa bak yazdıkça kızdım kendime. Kendime cezamdır: Bugün 1 saat yürünecek!!! Üstüne de dumble'lar ile kol ve bel çalışılacakkkk!!!

Akşama karalahana çorbası var. Hafif bir akşam yemeği olacak yani. Resimlerini ve tarifini de light tarifler bölümüne bu gece yüklerim.

Bugün bir de daralttırmam gereken pantolonları seçip, terziye götürmeliyim... püff, işte bu gerçekten içimden gelmiyor. Zaten terzinin pantolonlarımı katledeceğini düşünüyorum. Neyse 1 tane ile başlayalım, beğenirsem bakarız artık...

19 Nisan 2010 Pazartesi

2. ayın sonucu

Bu yazıyı aslında 17 Nisan Cumartesi günü yazmalıydım ama şimdi aklıma geldi. :) 17 Nisan'da rejimimin 2. ayı da doldu. 2 ayın skoru 14 kg. Aradan cımbızla çekilecek birkaç "iştahlı" gün hariç genelde epey kolay geçti 2 ayım. Darısı diğer aylara inşallah :)

Nisan sonuna kadar 129'u, yılsonuna kadar 99'u görür müyüm acaba?

Bugün internetten ısmarladığım ip de geldi. Akşam yürüyüşten sonra denemesini yapacağım karanlık kuytu bir köşede... Bakalım atlayabilecek miyim? CLA'yı bıraktığımdan beri karaciğerimde en ufak bir ağrı yok. Çok iyiyim. Sadece kolumda ağrı var o da kireçlenmeden sanırım. Hareket ettirince epey ağrıyor. Ama spor yapa yapa düzelirmiş. Havalar ısınmaya başladı ama ben hala kendimi yeterince incelmiş hissetmiyorum. Üstüme mont, kaban vs. almadan çıkınca çıplak gibi hissediyorum. Ne de olsa onlar güzel örtüyordu. :P

18 Nisan 2010 Pazar

Eskişehir Notları

Cuma akşamı 24:00 treniyle Eskişehir'e gittik. Sabah 4.30'da indik. Tabi şehri de bilmiyoruz, o saatte napacağımızı bilemedik saat 6'ya kadar garda takıldık. Gar zaten oldukça kalabalık ve hareketliydi. Saat 6'da gün hafiften aydınlanmaya başlayınca vurduk kendimizi yollara. 65 dakikalık bir yürüyüşün sonrasında porsuk'un kenarındaki cafelerde bir kahvaltı etmeye karar verdik. Ama tabiki daha sabahın körü, heryer kapalı... Mecburen aldık birkaç gazete, porsuk çayına karşı oturup gazetelerimizi okuduk vakit geçirdik. Sonra mekanlar açılmaya başlayınce, gözümüze kestirdiğimiz bir yerde kahvaltıya gittik. Güzel, oldukça dolu bir kahvaltı tabağı yedim. Ama tabiki tabaktaki patatesleri ve sigara böreğini Murat'a verdim, o da bana salatalık ve domateslerini verdi :) Yağ-bal ve şokellayı da yemeden bıraktım. Yani sadece yumurta, beyaz peynir, taze kaşar, 6-7 zeytin, 1 parmak sosis, salatalık ve domates yedim. :) Buna da şükür... 
Sonra tekrar düştük yollara, hep yürüme :) Eskişehir'in Odunpazarı semtini duymuştum. Eski (restore edilmiş) evlerin olduğu bir semt. Oraları gezdik, sonra tabelalarda bir baktık Şelale Park diye bir yer var tepelerde. Oraya gittik, yapay bir şelale yapmışlar ama çok hoştu. Orada oturduk, birer Türk kahvesi içip dinlendik, sonra yine tabana kuvvet şehre indik. Tekrar porsuk kenarına gidip, nehirde yapılan tekne gezisine katıldık. 15 dakikalık bir gezi. Hepsini baştan aşağıya kaydettim. Belki videosunu koyarım daha sonra :) Tekneden inince çarşı dolaylarında gezdik gezdik, saati öğlen 1 ettik. Alışveriş ederken, esnafa sorduk soruşturduk, tavsiye üzerine oranın güzel bir restoranına gidip karnımızı doyurduk. Tabiki biraz kaçamak oldu :) 1 porsiyon iskender ve salata yedim ama valla iskenderin pidelerinin çoğunu bıraktım, sadece 3-5 parçacık yedim. :P Eskişehir'de en çok dikkatimizi şeylerden biri de hayatın ucuzluğu... Gerçekten herşey İstanbul'un 3'te 1'i fiyatına. Özellikle yemekler çook ucuzdu, şaşırıp kaldık.  Hesaplar gelince hep yanlış hesapladılar sandık, tekrar sorduk vs :)

Sokakta birkaç kişi konuşurken "Kentpark" diye bir yer duymuştuk, merak edip atladık tramvaya, Kentpark'a gittik, gerçekten güzel bir yerdi ama biz artık epey yorulmuştuk. Fazla dolanamadan gittik bir cafe'ye oturduk, çaylarımızı içtik dinlendik, sonra biraz dolaştık ve tekrar şehir merkezine döndük. Tekrar birkaç saat yürüdük, canımız dondurma istedi :P Ama kafamıza göre bir yer bulamadık, en sonunda Bolulu Hasan Usta'ya rastlayınca, oturduk dondurma yedik. 3 top sade dondurma yedim (ühühü) :))
Ordan kalktık yine tabana kuvvet, gez gez, yürü yürü şehri keşfettik. Baktık akşam oluyor, tren saati (19:45) yaklaşıyor. Garın oraya gidip, karşısındaki Hacıbaba cafe'de oturduk. 1 soda içtim, bir de yolda kesin acıkırız diye, Ödemiş tostu yedik. Ödemiş tostu nefis birşey. İçindeki sucuk hariç, diyete aykırı birşey yok. Gerçekten çok güzeldi. Bundan sonra tüm tostları öyle yapmaya karar verdik :)

Gelelim şehre; şehir gerçekten çevre düzenlemesi ve yeşilliği açısından çoook şirin bir yer. Sabah saatlerinde sokaklar bomboştu, biz de bir an için şehrin hep öyle boş olduğu fikrine kapılmıştık fakat öğleden sonra olunca ne kadar yanıldığımızı anladık. Şehir merkezi iğne atsan yere düşmez şekildeydi. Tüm gençler porsuk kenarında piyasa yapmaya çıkmıştı. Oturacak bir yer bile bulamadık :) Eskişehir'de dikkatimi çeken şeylerden biri de trafik ışıkları. Kırmızı ışıkta geçiyorlar, yeşil ışıkta duruyorlar :))))) Nasıl bir mantık çözemedik ama biz de onlara uyduk. :) Esnafa lokanta sorduğumuzda dumur eden bir cevap aldık: "Bizim Eskişehir'in çiğ börek'ten başka yöresel bir yemeği yoktur pek"!! Hayallerimiz yıkıldı. Çiğ börek de yiyemedik zaten, o da ayrı mevzu :) Gençler arasında moda pitbul beslemek, her yerde pitbul gezdiren insanlar vardı. 
Akşam 19:45'te trene bindik, 23:45'te İstanbul'da indik. Çok yorulmuşum, eve girer girmez yattım uyudum, öğlen zor kalktım valla. Bacaklarım hala ağrıyor ama bugün de yürüyüşümü ihmal etmeyi düşünmüyorum. Eskişehir'de yaklaşık 7-8 saat yürüdük bacak kaslarımı hissetmiyordum dün akşam. Bugün biraz daha iyice sanki... Kaçamaklarım yüzünden vicdan azabıyla şu protein diyetini ertelemekten vazgeçtim. Bugün ve yarın protein diyetindeyim. Bünye kendine gelsin birazcık :) Hı tabi trende gelirken yediğim 2 adet met helvasını söylemeyi unuttum di mi :(( Ama napim çok güzel görünüyorduuu...

Çarşamba tartı günü, bakalım ben ne yapacağım :) Gerçi bu sabah tartıldım, kilo almamışım gibi ama belli olmaz belki acısı sonradan çıkar, ben önlemimi alayım.

16 Nisan 2010 Cuma

Planlarda değişiklik

Bugün işten 15:00'de çıktık. Erken paydos... İstanbul'da Ralli mi ne varmış, yollar kapalı olacak diye erken gönderdiler bizi. Gerçi benim için farketmiyor zaten 10 dakikada evdeyim :)
Eve geldim, bir film koyduk izlemeye başladık. "Adını sen koy". Film Eskişehir'de geçiyor. Ben de 1 haftadır bir tatil krizindeyimki sormayın. Yazın tatile gidemeyeceğim muhtemelen ama günübirlik yerleri, piknik yerlerini vs. araştırdım durdum bütün hafta. Filmi de izleyince, Eskişehir'in o yeşil güzel görüntülerine hasta oldum :) Bir de porsuk çayının orda dolaşıyorlardı, çok kıskandım. Birden bana estiler, Murat'ı da kandırdım, gitmeye karar verdik :) Hemen internetten tren biletlerini de aldık, bu gece gidiyoruuuuuz :)))  Sabah 04:00'te trenden inicez, akşam da tekrar binip dönücez. Günübirlik yani. Ama çok büyük değişiklik olacak ve pek bir mutlu oldum :)
Sanırım ben bu aralar çok daraldımmmmmmmmm. İnşallah iyi geçer.. Çekebilirsem bol bol fotoğraf çekerim, dönünce buraya da eklerim :) Bu ani gezi planı yüzünden bu haftasonu yapmayı planladığım spor-protein diyeti kombinasyonu da 1 haftalık bir rötar yapacak mecburen. Olsun buna değer :) Önümüzdeki  hafta yaparımmm. 
Umarım hava yarın da bugünkü kadar güzel olurrrrr. Beni özleyin anacımmm :)

Bu aralar...

Dünkü aktivitelerim şöyle: 

  • İş çıkışı 30 dakika yürüyüş
  • Akşam yemeği sonrası 40 dakika daha yürüyüş, üstüne 30 dakika dumble ile bölgesel egzersizler.
Bu haftasonunu çok aktif-dinamik bir insan olarak geçirmeyi planlıyorum. Cumartesi günü yapabildiğim kadar yürüyüş yapmayı düşünüyorum. "Yeter" dediğim noktaya kadar gün boyu birkaç seans şeklinde yürüyeceğim. :)
Bu haftasonu sporumuzdan maksimum verim alabilmek için de protein ağırlıklı bir beslenme düzeni uygulayacağım. Bünyeyi biraz sarsıp uyandırma vaktidir. Sanki kilo verişim yavaşlıyor gibime geliyor. Son haftanın skoru 700 gram, her ne kadar "buna da şükür" desem de, yine de canımı sıktı. Başkası verse, "ne güzel işte vermişsin" derim ama bu ben olunca kendimi suçlamaya başlıyorum. Nerede yanlış yaptım diye düşünmekten alamıyorum kendimi. Aysonuna tam 2 hafta var. Benim bu 2 haftayı çok iyi değerlendirip şu 130'lardan kurtulmam ve 20'li rakamları görmem şarttttttt! Rejime başlayalı yarın tam 2 takvim ayı olacak. 14 kilo gitti. Ama bir o kadar daha giderse ben kendimi ancak iyi hissetmeye başlayacağım sanırım. Doğumgünüm 4 Aralık'ta ikili rakamları görmüş olur muyum acaba? Ruh halim pek dalgalı, bir an çok neşeli ve umutluyum, bir an bakıyorum tüm umudumu yitirmiş, kara kara düşünüyorum. Belki bu ayı iyi değerlendirip 20'lere gerçekten inebilirsem, o zaman motive olurum. En azından bir süre beni götürür :P

Dün gittigidiyor.com'dan sayaçlı ip ısmarladım. Herhalde haftabaşı gelir. Çocukken süper ip atlardım ama en az 17-18 yıldır ip atlamadım :) acaba becerebilecek miyim? Daha da önemlisi, ben bu ipi nerede atlayacağım? Evde atlasam alt komşuya yazık, sokakta atlasam bana yazık, maskara olurum... Napsam napsammmm...

13 Nisan 2010 Salı

Sportifim sportif

Yaaa mükemmeliiim!! Bu aralar çok enerjik ve sportifim. Dünkü 40 dakikalık yürüyüşten sonra hızımı alamayıp yarım saat kadar da dumble'lar ile kol ve bel bölgesi için çalıştım. Bugün kollarım, midem ve üst bacaklarım epey ağrıyor. Ama zevk duyuyorum feci şekilde :)  Eylemlerim sürecek!!!

12 Nisan 2010 Pazartesi

Hoşçakal CLA

Birkaç haftadır karaciğerimde olduğunu tahmin ettiğim bir ağrıyla boğuşuyorum. Cumartesi, pazar CLA içmeyi unuttum, bir de baktımki ağrım mağrım kalmamış. Belki yok yere günahını alıyorum eski dostum CLA'nın ama sanki karaciğerim kaldırmıyor gibi geliyor. O yüzden bırakma kararı aldım. Bugün CLA'sız 3. gün. Gayet iyiyim. Ağrım yok denecek kadar aza indi. Allah bozmasın. Maaaaaaaşşaallahhh :)

Bugün Callanetics yapmayı denedim ama acaip zor. Şimdilik beni aşar. Belki ara ara birkaç hareketini yaparım çünkü kasları çok rahatlattığı bir gerçek. Masaj etkisi yaratıyor. :) Ama bu hezimetin üzerine tabiki çok gaza gelerek kendimi sokaklara attım, 40 dakika hızlı tempo yürüyüş yaptım sitenin içinde. Yine tebrik ettim kendimi! Kondisyonum eskiye göre çok iyi, 2 ay önce resmen ayaklarımı yerde sürüklüyor gibi hissediyordum. 17 Nisan'da 2 ay bitecek. Bakalım 2 ayın skoru ne olacak... Merakla bekliyorum.

10 Nisan 2010 Cumartesi

Okuma Bayramı


Bugün yeğenim Diloş'un okuma bayramı vardı. Bizim prenses çok tatlıydı :) Hayvanlar alemi oyununda fil kılığındaydı, ingilizce olarak filleri tanıttı. Yeğenim diye söylemiyorum ama en güzel de o konuştu valla hıhhh! :) Tütüsünü giyip bale yaptı, folklör oynadı ve koroda şarkı söyledi. Çok komikti çocuklar, hepsi birbirinden minnoş... Sonra da biraz alışveriş yaptım ve 30 dk kadar da yürüyüş ve eve geldim :) 

Dayanamadım tartıldım bugün, fena değil, iyi iyi maşallah :) Haftaiçi tartılmamayı bir başarabilsem çarşamba günleri tartıldığımda daha hoş olacak ama bazen dayanamıyorum işte :) 

Bu hafta birkaç kez daha yürüyüş yaptım ama 30 dakikadan uzun süremiyor, yoruluyorum. Kürsun'um da bitmek üzere, bir şişe daha alıp almamakta kararsızım. Eserse alırım :)

Bu hafta bir de yoğun tavsiye üzerine Callanetics’in kitabını ve videolarını indirdim internetten. Kitabını okumaya başladım ama henüz sonunu getiremedim fırsat bulup. Bu akşam bitirmeyi ve yarın videoyuyla birlikte denemeyi düşünüyorum. Bir de Perşembe gününden beri, sevgili arkadaşım sibocan’ın bana gösterdiği hareketleri yapıyorum hergün dumble’larım ile. Kaslarımın çalıştığını gerçekten hissettim ve zevk de aldım.

Benim evde boy aynası yok. Bugün dışarıda dolaşırken her bulduğum ayna, vitrin, kapı camı vs.’de kendimi inceledim  : )) Epey incelmiş göründüm kendi gözüme… Bugüne kadar pek fark hissetmiyordum ama bugün biraz süzülmüş gördüm kendimi allah için. İyi iyi.. Tam gaz devam ediyorum.  

4 Nisan 2010 Pazar

Pazar keyfi


Bugün hastayım, karnım ağrıyor, evde kalıp bütün gün dinlenmeye karar verdim. Okumam gereken kitaplar, izlemem gereken filmler var. Keyifli ve sakin bir gün geçireceğim inşallah. Dün bir Formsante dergisi aldım, ekinde bir fitness dvd'si vermiş. Üstünde “Hayalindeki vücuda 12 dakikada kavuş” yazıyor. Bakalım onu da merak ediyorum, izleyeceğim inşallah bugün :) Bugün aslında ailemi görmeye gidecektim ama o kadar halsizimki, evden çıkasım yok. Yarın gideceğim, o yüzden yarınki menümü ancak Salı günü yazacağım. Takip edenlerin bilgisine sunarım :)

Kürsun sayesinde sürekli deniz yutmuş gibi geziniyorum… İçmeyi düşünenlerin bilgisine: tadı deniz suyuna benziyor, tuzlu tuzlu tuhaf birşey ama sanki içtikçe daha az yadırgar oldum bu tadı. Dün akşam yemeği saatinde dışarıdaydım ve 1 porsiyoncuk döner yedim. Hiç de pişman değilim gayet güzeldi : )  Tek pişmanlığım yanında yediğim 2 kaşık pilavdı, ama onu da 1 dilim ekmek yerine sayalım, duymamış olalım, kapatalım bu mevzuyu istirham ederim ;)

Hala spor işkence gibi geliyor, hiç hevesim yok yahu. Napsam bilmiyorum? Zevkle yapabileceğim tek spor dans etmek :P Hıı bir de squash var, 1 kere oynamıştım ve çok zevk almıştım ama işte oynayacak adam yok hem de acemiyim : ) 40 fırın ekmek yemem lazım daha… (tabiki tahıl ekmeğii!!)

Önümüzdeki yaz için planlarım var ama… Haftada 2 günü mesaiden sonra okuldaki spor salonunda spor yapmayı, 2 gün oturduğum sitede yürüyüş yapmayı ve hergün evdeki dumblelar ve pilates lastiği ile çalışmayı planlıyorum. Yazın sporu erteleyecek bahaneler de yok:

Hava soğuk değil

Hava yağmurlu değil

Okuldaki spor salonu kalabalık değil

Artık popomu kaldıramayacak kadar şişman da olmayacağım bu yaz : )


Yani kaçarı yok, spor yapacağım…

1 Nisan 2010 Perşembe

Kürsun

Internette o site bu site kurcalarken, kaplıcalara bakmaya karar verdim. Sonra aklıma geldi evime yakın Tuzla Termal var, onun sitesine girdim, baktım baktım ve şunu buldum. Bu akşam içmeye başlıyorum, etkilerini bildiririm :) 
Ayrıca benim gibi merak edenler için; Tuzla Termal'deki termal havuzlardan faydalanmanın 1.5 saati 15TL imiş ve 20 litre su alma hakkı da kazanıyormuşsunuz (bonusu yani). 20 litre su da verdikleri için bana uygun göründü çünkü 10 litrelik şişesi zaten 10TL. Bu durumda suda 1,5 saat  şifa bulup, üstüne de 20 litre suyumu alıp gitmek daha mantıklı değil mi? :)



Tuzla İçmeleri Zengin Mineralli Şifalı  Doğal Maden Suyu KÜRSUN un yüzyıllardır bilinen şifa özelliği;
- Kan şekerini düşürür,
- Böbrek taşını düşürür,
- Kolesterolü düşürür,
- Mide hastalıklarına iyi gelir,hazmı kolaylaştırır,
- Kabızlık giderir,bağırsak parazitlerini düşürür,
- Şişmanlık sorunlarını çözer,
- Cildi güzelleştirir,canlılık verir.
- Bunun için ,KÜR şeklindeki uygulamayı yapın.



İÇME KÜRÜ


1. GÜN: 2 lt (16 Bardak )
2. GÜN: 3 lt (25 Bardak )
3. GÜN: 2,5 lt (21 Bardak ) içilmelidir.
Diğer günler de asgari 21 bardak içilerek devam edilmelidir. İçme, sindirme ve boşaltmada zorluk çekmeyenler şifalı sudan sınırsız içilebilir.
3 Günlük Kür:Mide-Bağırsak kurtları, böbrek taşı ve kumu, idrar yolları iltihabı için
7 Günlük Kür:Safra kesesi, sürekli bağırsak tembelliği, düşük ve yüksek şeker, GUD, fizyolojik kısırlık, barsak parazitleri (kıl kurdu, tenya, asris, oksiyur vs. için)
21 Günlük Kur:Kan metabolizması (kan yağları vs.), karaciğer bozukluğu ve yağlanması, cilt döküntüsü, yaralar ve ciltte bozukluk, astım ve alerji, sinir sistemi, bunalım için uygundur. İçme kürü yılda en az bir veya iki defa, bünyesi taş veya kum yapanlar 3 ayda bir, karaciğer ve kan metabolizmasını düzenli tutmak isteyenler ve şekeri olanlar ise aydabir asgari 3 günlük kür programını uygulamalıdırlar.



* Tuzla İçmelerinin Zengin Mineralli Şifalı Doğal Maden Suyu KÜRSUN sağlıklı bir yaşam için vücudumuzun ihtiyacı olan mineralleri sağlar.

 Bu maksatla ; Çoçuk ,genç,yaşlı,sporcu,hamile bayanlar başta olmak üzere,kısaca herkesin günde 0,5 -1 litre mineral suyu yemeklerden önce ve gün içersinde içmelerinde yarar vardır.
Kolay içim için,içine bir dilim limon atın ve limon sıkın,ayran yapın.
*Çorbalarda,yemeklerde,hamur işlerinde kullanarak,
Daha lezzetli ve mineralce zengin yemekler yaparsınız.
Bunun yanında,şifa özelliğinden de istifade edersiniz.

NOT: Çay ve tatlılarda kullanmayınız.