28 Temmuz 2010 Çarşamba

Yağlarınız kahverengi mi, beyaz mı?

Osman Müftüoğlu'ndan alıntıdır:

Araştırmalar vücutta iki farklı renkte (kahverengi ve beyaz) yağ depolandığını gösteriyor: İkisi arasındaki temel fark kahverengi yağda “mitokondri” adı verilen enerji üretim organcıklarının beyaz yağa oranla daha fazla olması.

“Mitokondri” denilen minik hücresel organcıklar, hücrelerimize sonradan yerleşmiş “bakteriyel” yapılar. Görevleri “şekeri oksijenle birleştirip yakmak” yani enerji üretmek. 
Mitokondriler her hücrede var. Sayıları ortalama 60-80 arasında değişiyor. Bu rakam bazı hücrelerde daha az ya da daha çok olabiliyor. Prensip olarak bir hücre ne kadar aktifse o kadar çok mitokondrisi oluyor. Bedensel faaliyet arttıkça (yani egzersiz alışkanlığı süreğen hale gelip egzersiz yoğunlaştıkça) hücrenin mitokondri sayısı artıyor. Mitokondrilerin içerisinde kızıl kahverengi “demir” maddesi var. Mitokondriden zengin dokuların renginin diğerlerinden -mikroskopla incelendiğinde- daha koyu görünmesinin nedeni bu.

KAHVERENGİ YAĞ ENERJİ YAKIYOR

Kısacası beyaz ve kahverengi yağ dokusu arasındaki temel fark kahverengi pigmentle yüklü mitokondrilerin sayısından kaynaklanıyor. Kahverengi yağ dokusu, mitokondriden çok zengin. Bu nedenle beyaz yağ dokusuna göre daha çok enerji üretip daha çok kalori kullanıyor. Beyaz renkli mitokondriden fakir yağ hücreleri neredeyse “uyurgezer” durumdalar. Çok az enerji kullanıyorlar, yani istirahat ediyor, kalori harcamıyorlar.
Araştırmalar soğuk ortamlarda bırakılan bebeklerde kahverengi yağ denilen bu özel yağ hücrelerinin daha çok enerji ürettiğini göstermiş. Daha sonra aynı durumun laboratuvar ortamındaki fareler için de söz konusu olduğu anlaşılmış. Soğuk ortamda bırakılan farelerde kahverengi yağ hücrelerindeki mitokondriler hemen faaliyete geçip daha çok ısı üretmeye çalıştığı belirlenmiş. Isı üretme faaliyeti arttıkça harcanan kalori miktarı da artıyor. Enteresan nokta şu: Bu fareler soğuk ortamda kaldıkları sürece kahverengi yağ dokusunda fazla miktarda ısı üretme çabası sürdüğünden -yani kalori kaybettiklerinden- fazla yeseler bile kilo almıyor, hatta kilo veriyorlar.

SOĞUK ZAYIFLATIR MI?
Bu mekanizma, yani soğuğun zayıflatıcı etkisi insanlarda işe yarayabilir mi? Bu sorunun yanıtı henüz tam olarak bilinmiyor. Birkaç çalışmada yetişkin insanın vücudunda kalan az miktarda kahverengi yağ dokusunun soğuk ortamlarda kalındığı zaman faaliyete geçip eskiye oranla daha fazla kalori tüketimine yöneldiği gösterilmiş. Kahverengi yağ hücrelerinin soğuğa maruz kaldıklarında kalori sarfiyatlarını ciddi oranda arttırdıkları anlaşılmış. Ama bunlar henüz yeterli bulgular değil. Bunların yeni çalışmalarla desteklenmesi gerekiyor ama şimdilik şu şekilde düşünmemiz mümkün: “Soğuk hava bedenimizdeki kahverengi yağı faal hale getirebileceği için kilo kaybını hızlandırabilir”.
Peki, bu durum pratikte bir işe yarar mı? Sorunun yanıtı şimdilik -maalesef- “hayır” olmalı. Size daha iyi haberler vermek isterdim ama bugün için elimizde kilo kaybını sağlamak bakımından az yiyip çok hareket etmekten başka bir çözüm yolu yok! Kısacası bizim formül hâlâ geçerli: “Kilo vermek istiyorsanız yediklerinizi yarıya indirin ve yaptıklarınızı iki katına çıkarın”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder